Funda Erdoğan

Başarıya Uzanan Yol Kaç Kelime?

Funda Erdoğan

“Başarı”nın tanımı herkes için farklı olabilir, kimileri için çok para kazanmak, statü sahibi olmak, aile kurmuş olmak, kimileri için ise hedefe ulaşmak başarı olarak addedilir. Başarı kelimesine yüklediğimiz anlam değişebilir, ancak hangi ebeveyne sorarsak soralım, çocuklarınızın başarısı denildiğinde, eğitim hayatındaki başarının akla gelme olasılığı çok yüksektir. Ebeveynler, çocuklarının akademik açıdan başarılı olmasını ister ve bunu beklerler. Peki, ebeveynlerin çocukları ile kurduğu iletişim şekli acaba akademik anlamda başarıyı nasıl etkiler, tetikler ya da engeller?

Sosyal bilimciler Hart ve Risley tarafından yapılan bir araştırma, çocuklar ile çocukları yetiştirenler arasındaki iletişimin akademik başarı üzerindeki etkisini ortaya koymaktadır. Bu araştırmada, 7 aylık bebeği olan farklı sosyoekonomik yapıdaki 42 aile, haftada 1 saat ziyaret edilmiş ve çocuklar 3 yaşına gelene kadar bu bir saatlik zaman diliminde çocuklara söylenenler, çocukların etrafında konuşulanlar, çocukların yaptıkları ve söyledikleri gözlemlenmiş, kaydedilmiş ve incelenmiştir.

Araştırma sonucuna göre, sosyoekonomik yapısı orta düzeyin üzerinde olan ailelerin çocukları saatte 2153 kelimeye maruz kalırken, ortalamanın altındaki sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocukları için bu rakam 616’dır. Yıl bazında hesaplandığında bu rakamlar sırasıyla, 11 milyon ve 3 milyon olmaktadır. 3 yaşın sonuna kadar ise bu rakamlar 45 milyon ve 13 milyon olarak gerçekleşmektedir. Yani 32 milyon kelime kadar fark gözükmektedir! Bu araştırmanın akabinde yapılan incelemelerde de dil ve etkileşimdeki farklılıkların, çocukların ileri yaşlardaki performansları üzerinde uzun süreli etkileri tespit edilmiştir.

30-milyon-fark olarak tabir edilen bu fark nereden kaynaklanmaktadır? Sosyoekonomik düzeyi ortalamanın altında olan ailelerin çocukları ile olan iletişiminin daha ziyade “dur”, “yapma”, “onu bırak” şeklinde direktifler içerdiği, diğer yandan sosyoekonomik düzeyi yüksek olan ailelerin çocukları ile olan iletişiminin daha ziyade sohbet içerikli olduğu görülmüştür. “Bugün babaannenin evine gidiyoruz. Babaannenin kedisini hatırlıyor musun? Kedisinin kocaman tüylü bir kuyruğu var. Kedinin nasıl ses çıkardığını hatırlıyor musun?” gibi.

Araştırmalar göstermektedir ki sırf sosyoekonomik düzeyi düşük olan bir ailenin üyesi olması çocuğun akademik olarak başarısız olacağı anlamına gelmemektedir. Çocuk ile kurulacak sıcak iletişim ve zengin bir dil ortamı çocuğun gelişimine ivme kazandıracaktır.

Benzer şekilde, sosyoekonomik düzeyi yüksek olan bir ailenin üyesi olan çocuğun sırf bu nedenle akademik olarak başarılı olacağı ve potansiyelini en üst seviyede gerçekleştireceği sonucu çıkarılmamalıdır. Özellikle de anne ve babanın uzun mesailerle çalıştığı ailelerde, çocukların, iletişimi ve etkileşimi yetersiz olan bakıcılar tarafından büyütüldüğü durumlarda, gelişimin örselenebileceği ve akademik başarının olumsuz olarak etkilenebileceği göz önüne alınmalıdır. 

Dr. Dana Süskind, Otuz Milyon Kelime isimli kitabında ebeveynler için çocukları ile kuracakları iletişim modelini 3K yöntemi ile özetlemektedir: Kavra, Konuş, Karşılıklı Yap. 

Çocuklar “an”da yaşarlar, geçmişin yükünü ve geleceğin kaygısını taşıyan yetişkinler için zorlayıcı olabilen bu durum, ebeveyn-çocuk iletişiminde çok önemli bir noktadır. Ebeveyn, çocuğun içinde olduğu tam da o “an”a odaklanabilmelidir ki o “an”ın bir parçası olabilsin, çocuk ilgisini neye yönelttiyse onu kavrayabilsin ve onun hakkında konuşabilsin.

Çocuklara sağlanması gereken dil ortamının zenginliği, sadece kelime sayısının niceliği ile ilgili değil aynı zamanda niteliği ile de ilgilidir. Sonuçtan ziyade sürecin takdir edildiği ve olumlu ifadeler ile geri bildirimin verildiği bir iletişim yolu tercih edilmelidir.

Ebeveynin herhangi bir işi yaparken aynı anda yaptıklarını sesli olarak aktarması, çocuklarının yaptıklarını ona tekrarlaması, zamir kullanmak yerine nesne isimlerini kullanması, o an görünürde olmayan ve çocuğun yakın zamanda gördüğü kişi ya da bildiği nesneler üzerine konuşulması, çocuğun kurduğu cümlelere kelimeler ekleyerek söylenmesi sayılabilecek nitelikli konuşma yöntemleridir.      

Çocuk ile iletişimde en önemli noktalardan bir tanesi de çocuğun bir birey olduğu gerçeğini özümsemek ve ona göre davranmaktır. Bir yetişkin ile konuşurken uyulan sosyal kurallar çocuklarla konuşurken de geçerlidir. Çocukların yanıt vermesini ve cümlelerini tamamlamasını beklemek, evet/hayır soruları yerine açık uçlu sorular sormak ve böylelikle çocuğun düşünme ve problem çözme becerisini teşvik etmek, kitap okumak ve kitap üzerine konuşmak, hikaye anlatmak ve çocuğun hikayenin inşasına katılmasını desteklemek, drama, sanat ve yaratıcılık faaliyetlerini teşvik etmek “karşılıklı yap”mayı sağlayacaktır.

Çocukların yaşamlarındaki öğrenme ve gelişim açısından kritik öneme sahip olan ilk 3 yılda, kendilerini büyütenlerin ne kadar ve nasıl konuştukları çocukların potansiyellerini gerçekleştirmeleri üzerinde doğrudan etkilidir. Ebeveyn koçluğu almış ve farkındalık kazanmış olan bir ebeveyn, bu süreci daha rahat ve etkin bir şekilde yönetebilecektir.

Dr. Suskind’in dediği gibi, “Ebeveynler küçük bir çocuğa söylenen kelimenin sadece bir kelime olmadığını, o çocuğun beyni için, istikrarlı, empati kurabilen, zeki bir yetişkin olmaları için bir inşa birimi olduğunu anlarsa ve bunu gerçekleştirmek için destek bulursa burası çok farklı bir dünya olur.”

Sosyal Medya'da Paylaşın

Share on linkedin
Share on facebook